This is Respect

 

Yaşam serüvenimizde biriken değerler ve öğrendiklerimizle çıktığımız yolculuklarda ilkelerimiz için karar aldığımız her adım, durup düşündüğümüz her konu mutlak bir değer alanına çeker bizleri. Bu noktada insan davranışına yön veren her duygu bir değer kavramını oluşturur. Değerler eğitiminin amacı da tam olarak budur. Amaçları etrafında dolanırken insan, yürüdüğü yolda insani değerleriyle bir adım atabilmeli.

İnsanın yaşamda kalmasının tüm ilkelliklerini ve kötülüklerini gördüğümüz bu evrende, hayatı eşit haklarla paylaşabilmenin bu kadar zor olduğu bir dünyada bile sanatçı kendini ifade edebilmenin ve anlaşılabilmenin seçimini yakalar sanatla. Bu seçim öz saygının, değerlerin, bireyin, toplumun kendini ifade etmesinin yollarından biridir hayatta.

Sanatçı üretimlerinde en insani duygularla ya da o ilkel dürtülerle malzemesinin sınırlarını aşıp kendi dünyası içinde yapar bunu. Bu bir yöntemdir. Durup düşünüp karar verip atılan mavi bir boyanın soğukluğunda, sıcak bir dil kullanabilmenin erdemidir.

Ortaya çıkan eserlerde estetik normlara uygunluğu tartışılabilir olsa da sanatın evrensel değerlerini anlamak ve hazmetmek karşılık bulduğu duyguda bir var olma halidir.

Tıpkı ifadesinde özgür olma halini yakalayıp izleyicinin kucağına bırakması gibi.

Öte yandan, sanatın toplumsal, politik veya kültürel bağlamları içinde ele alınması, sanata saygıyı daha geniş bir etik perspektife taşıyabilir. Sanat eserlerinin çeşitli yönleriyle etkileşime girmek ve bu eserlerin insanlar üzerindeki etkilerini anlamak, sanata olan saygının, hayranlığın başka bir anlamını oluşturabilir.

The Respect Sergisi ile tam da bu cümlelerin içinden geçen sanatçılar ve onların insani duygularını en iyi şekilde anlatabilen bir sergiye ev sahipliği yaptı The Key Art Gallery.

Uzuner ́in oyuncak arabasının tekerleğini yan çevirerek onu içeriden ittiren duygularla üzerine bir kere bulaşan toprağın çamuruyla arasında oluşturduğu hikaye, onu yaşamda kendini ifade etmenin bir alanına doğru cekti.

“Düşüncemin en önemli temsilcisi sanat, bilim, tasarım alaşımını geliştiren en önemli usta tabi ki Leonardo Da Vinci’dir. diye ekler metinlerinde. Sanat yüzlerce yıllık bir adanmışlığın ortasında bir yerlerde kendi içinde bir özgünlük yakalamaktır belkide. Doğru hamlelerle yaratılmış her şey eninde sonunda doğru kavramları doğurur.

Kant’ta göre saygı duygusu, “Öncelikli olarak bilinebilecek ve zorunluluğu doğrudan kavranacak olan tek duygudur”.

Kendi alanımızı korurken bile en öncelik budur. Bugün iklim krizine dikkat çekmek icin Mona Lisa tablosundan çorba yapmaya çalışmak yerine iklim krizine dikkat çeken bir Mona Lisa ́lı eylem yapmak daha erdemli bir davranış olacaktır. O da yapmak isterse. Yani bir sanat eserine saldırmak, iklim krizine sebep olan nedenleri protesto etmekten daha ahlaklı bir davranış değildir. Leonarda Da Vinci ́nin ilham olduğu o sanat yoluna bir taş atmaktan o sanat dizilimini bozmaktan farklı değildir. Burada devreye giren tam olarak bir saygı duruşudur . Kendini ifade etmenin başka bir alana çekilmesinin gerekliliğidir.

En bilindik temayı insan ve doğayı bile yabancısı olduğumuz bir özgünlükle işlemeyi başarabilen bir sanata, bilmediğimiz bir yolculuğa bedava bir biletle bizi çıkarmayı başarmış bir sanatçıdan nasıl olurda ona duyacağımız saygıdan ve onu anlamaya çalışmaktan yüz çevirebiliriz?

Nasıl olurda hala gizemli tartışmaların fitilleyicilerine zarar verebiliriz?

Sanatçı nesnel değerlerlerine meydan okuyabilir ahlaki değerleri sorgulatabilir, sizi rahatsız ederken bile bunu kendi dünyasından yapar. Orada siz, size bırakılan malzemeyi alıp anlamaya çalışırsınız. Üstelik bunu mental gücünüzün olanca itici gücüyle yaparsınız.

Bir esere bakmak ve onu anlamaya çalışmak insan hafızasına bir katkı, sanatın olanca gücüyle var olma aşkı değildir de nedir? O aşk etrafında dönerken sessizce, kimi zaman çığlık çığlığa koşarken kim görebilir kim duyabilir sizi? İşte resminin içine girip “olmak” kavramını bizlere ustaca gösteren sanatçıların sanatı verebilir bu soruların cevabını.

“Nehrin kaynağına saygısı ; denize doğru akmasıdır” der. Roger Garaudy

İnsani değerlerin günden güne azaldığı , bireyselleşmenin ve yalnızlaşmanın fazlalaştığı, savaşların arttığı, hayvana, doğaya saygının yok olduğu bir dünyada kendini sanata adamış, sanat yoluyla köklerinden, kendi temellerinden beslenme aşkıyla devam eden sanatçılara, o içlerinden ateşle çıkan eserlere ve o eserlerin anlattığı hikayelere; Baksan Sanayi Sitesi devrimi bir galerinin ortasından erişebilmek hem sanat diziliminin bize ulaştırdığı mucizevi bir hediye hem de köklerimize değip bizi yerden göğe çıkaracak sonsuz bir yolculuk.

 ...

“Okçunun önünde saygıyla eğilin

Çünkü okçu, uzaklara giden oku sevdiği kadar

Başını dimdik tutarak kalan yayı da sever.”———— H. Cibran         

 

 

In the journey of life, every step we take based on our principles, every topic we ponder over, pulls us into an absolute realm of values with the accumulated wisdom and experiences we gather. At this point, every emotion that guides human behavior forms a concept of value. The purpose of value education is exactly this. As one revolves around their purposes, they should be able to take a step on the path they walk with their human values.

In this universe where we witness all the primitiveness and evils of human survival, even in a world where sharing life with equal rights is so difficult, the artist finds the choice to express and understand themselves through art. This choice is one of the ways to self-respect, values, and the expression of the individual and society in life.

Artists do this within their own world, transcending the limits of their materials with the most human emotions or those primitive impulses in their productions. This is a method. It is the virtue of using a warm language in the coldness of blue paint, thoughtfully decided upon.

Even if the aesthetic conformity of the resulting works is debatable, understanding and assimilating the universal values of art is a state of existence found in the emotions it evokes.

Just as capturing the state of being free in expression and leaving it in the viewer's embrace.

On the other hand, considering art within its social, political, or cultural contexts can elevate respect for art to a broader ethical perspective. Engaging with various aspects of artworks and understanding their impact on people can create another meaning of respect and admiration for art.

The Respect Exhibition hosted by The Key Art Gallery featured artists who perfectly conveyed their human emotions through their works, embodying the very essence of these sentences.

Uzuner's story, created by turning the wheel of a toy car sideways and pushing it from within, drawing from the mud that once stuck to it, pulled him towards a realm of self-expression in life.

"In my writings, I add that the most important master who developed the alloy of art, science, and design is undoubtedly Leonardo Da Vinci. Art, amidst hundreds of years of dedication, perhaps captures an originality within itself. Everything created with the right moves eventually gives birth to the right concepts.

According to Kant, the feeling of respect is "the only feeling that can be known and directly grasped in terms of its necessity."

This is the foremost priority even when protecting our own space. Today, instead of trying to make soup from the Mona Lisa painting to draw attention to the climate crisis, it would be a more virtuous act to perform an action highlighting the climate crisis featuring Mona Lisa, if she would want to. Attacking an art piece is not a more moral act than protesting the causes of the climate crisis. It is no different than disrupting the artistic order inspired by Leonardo Da Vinci. This is where a stance of respect comes into play, necessitating a shift in the means of self-expression.

How can we turn away from respecting and trying to understand an artist who successfully processes the most familiar themes of humanity and nature with an unfamiliar originality, taking us on a journey we do not know with a free ticket?

How can we still harm those who ignite mysterious debates?

An artist can challenge objective values, question moral values, and even while disturbing you, they do so from their own world. There, you try to understand the material left to you. Moreover, you do this with the full driving force of your mental power.

To look at and try to understand a work of art is a contribution to human memory, the powerful existence of art with all its might. Who can see or hear you as you turn around that love, sometimes silently, sometimes running with a scream? Only the art of artists who masterfully show us the concept of "being" within their paintings can provide answers to these questions.

"Respect for the source of the river is in its flow towards the sea," says Roger Garaudy.

In a world where human values are diminishing day by day, individualization and loneliness are increasing, wars are rising, and respect for animals and nature is disappearing, how can we turn away from artists who have devoted themselves to art, continuing with the love of nourishing from their roots through art, from the works that emerge from their inner fire, and from the stories those works tell us? Accessing such a gift from the Baksan Industrial Site Revolution in the middle of a gallery is both a miraculous gift brought to us by the order of art and an endless journey that will touch our roots and lift us from the ground to the sky.

...

"Bow before the archer with respect Because the archer loves the bow that stays as much as the arrow that goes far." ———— H. Cibran

Tuğçe Edizgil

Bloga dön